A harfi ile başlayan deyimler ve anlamları kısa açıklamaları ile birlikte bu yazımızda.
(… etmenin) âlemi var mı? : ?yakışık alır mı, uygun olur mu?? anlamında kullanılan bir söz.
(…) aşağı (…) yukarı : 1) bir kimsenin adının dilden düşürülmediğini, onun pek gözde olduğunu anlatan bir söz. Örnek Kullanım : ?Adı erken yaşta şaire çıkmıştı. Şair aşağı, şair yukarı.? -H. Taner. 2) bir hizmette çok kullanılan kişice, yakınma olarak kullanılan bir söz.
(…-mesi) an meselesi : olması her an mümkün, sürekli gerçekleşebilecek durumda. Örnek Kullanım : Dayımların gelmesi an meselesi.
(ayakkabı) ayağını vurmak : ayakkabı ayağını yara etmek.
(bir durum) açığa çıkmak : 1) belli olmak, anlaşılmak. Örnek Kullanım : ?Ama daha önemlisi komünle bizim aramızda bir anlayış farkı olduğu açığa çıktı.? -A. Ümit. 2) rıhtıma aborda veya kıçtankara olmuş bir gemi bulunduğu yerden kalkarak daha uzaktaki bir yere demirlemek üzere kıyıdan uzaklaş
(bir durumu) açığa çıkarmak : ortaya çıkarmak, gözler önüne sermek, anlaşılır duruma getirmek. Örnek Kullanım : ?Yolsuzluklarını açığa çıkarması bardağı taşıtan damla oldu.? -H. Topuz.
(bir durumu) açığa vurmak : belli etmek, ortaya çıkarmak. Örnek Kullanım : ?Mantıksal bir dille açığa vurduğu bu harika önerinin aksayan bir yanı vardı.? -N. Nadi.
(bir iş) aceleye gelmek : bir iş yapılırken zaman yetersizliğinden dolayı gereken önem verilememek.
(bir iş) akıl kârı olmamak : akıllı bir kişinin yapacağı iş olmamak. Örnek Kullanım : ?Bunu sormadım akıl kârı olmadığından soramazdım, zaten.? -R. H. Karay.
(bir işe) adı karışmak : kötü bir işle birinin ilgisi bulunduğu söylenilmek.
(bir işi) aceleye getirmek : bir işi üstünkörü, özenmeden yapmak. Örnek Kullanım : ?Boşanma işlemleri devam ederken ev arama işini aceleye getirdiğime bin pişmanım.? -E. Şafak.
(bir işin) adamı : bir işi ustalıkla yapan.
(bir işin) alayında olmak : 1) işi önem vermeyerek yapmak 2) işi şaka konusu yapmak.
(bir işin) altı yaş olmak : işe birtakım oyunlar karışmak, böyle bir işe girişmekte sakıncalar bulunduğu anlaşılmak.
(bir işin, bir kimsenin) arkasına düşmek (takılmak) : 1) bir işi sona erdirmek için sıkı çalışmak 2) birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek. Örnek Kullanım : ?İstanbul’da ne kadar şair, hikâyeci varsa hepsinin arkasına düşüyor, hepsiyle tanışıyordu.? -B. R. Eyuboğlu.
(bir işte) aktif rol oynamak : etkili olmak.
(bir olayın) arası soğumak : aradan zaman geçerek önemini yitirmek.
(bir söz, birilerinin) ağzında çalkalanmak : üzerinde çok konuşulmak. Örnek Kullanım : ?Fakat bütün memleketin ağzında çalkalanan bu evlerin anha minha 5000 liradan fazlaya çıkmayacağı.? -S. F. Abasıyanık.
(bir şey birine) alay gibi gelmek : inanılacak gibi olmamak.
(bir şey birinin) aklını başından almak : bir şey birini düşünemeyecek bir duruma getirmek, çok şaşırtmak. Örnek Kullanım : ?Beyim böyle latife olur mu? Aklımızı başımızdan aldınız diye isyan etti.? -R. N. Güntekin.
(bir şey birinin) aklını çalmak : ilgisini aşırı derecede çekmek.